(…)
Adam: Yalnızlıktan korktuğun için mi benimlesin, yoksa benimle olmanın verdiklerini kaybetmemek için mi yalnızlıktan korkuyorsun?”
Kadın: Yalnızlıktan korkuyorum demedim, seni kaybetmek istemiyorum dedim. Çarpıtma söylediklerimi. Ayrıca sadece sen misin, beni yalnızlığımdan utandıran ya da korkutan?
Adam: Oo! iddialıyız...
Kadın: Çok farklı değiliz hiçbirimiz. Farkımız çok az. Zaman aynı insanların zamanı. Sende bulamadığımı başkasında da bulamayacağımı sana düşündüren ne?
Adam: Dürüst olmak istemiyorum. Doğruları söyleyemem şu anda. Hem…
Kadın: Neden?
Adam: Ne demek neden. İstemiyorum.
Kadın: Seni yalanların mı koruyor? Onlar olmadan sen değil misin şu karşımdaki? Sakladıklarının seni değersizleştireceğini mi düşünüyorsun? Korkaksın o halde…
Adam: Korku değil bu.
Kadın: Neymiş peki?
Adam: Hmm… Sahip olduğunu kaybetmeme çabası ve nasıl ellerinde tutacağının sırını bilmek diyelim. Hem kaybetmek istememem bile sana değer verdiğimi gösterir. Değerini bil bence.
Kadın: Hah! Yalancısın! Kendine itiraf edemeyecek kadar yalanların var. Onlara sır diyerek kendini koruduğunu sanıyorsun. İnsanları araç yapıyorsun. Onları kullanılacak ve tüketilebilecek bir şey gibi…
Adam: Tamaam! Nasıl diyorsan öyle olsun. Hadi dışarı çıkıp bir şeyler yiyelim. Sabahtan beri birkaç kahve ve kekten başka bir şey girmedi mideme.
Kadın: Tabii, senin miden bizden daha önemli. İnanamıyorum sana. Hep sen, hep sen... Bu konuyu konuşmadan sana bir şey yok.
Adam: Ama… ama… Bu ayıcık çok aaaç. Her şeyi midesiyle düşünüyooo…
Kadın: Hiç sevimli değilsin şu an!
Adam: Hoaar!..
Kadın: Bütün tartışmalarımız yarım kalıyor, farkında mısın?
Adam: Ohoo! Hayatım bir saattir konuşuyoruz zaten. Buna tartışma da denmez ayrıca. Muhabbet denilebilir. Kibar olmak lazım.
Kadın: Bir ayı için imkansız bir şey olsa gerek.
Adam: Hehehe! Şu anda ilk lokmamı aldım mesela. Ama daha lezzetli şeyleri tercih ederim akşam için. Ya hem, ben bi sorun göremiyorum aramızda. Her ilişkide olur ki böyle şeyler. Tadı tuzu bunlar bi tanem. Tadı tuzuu…
Kadın: Ben dışarı çıkmak istemiyorum! Hava soğuk!
Adam: Olsun. Elbiselerimiz var. Ve üst üste giyilebiliyorlar, di mi?
Kadın: …
Adam: hadiii… hadiii… lütfeeen… ayıcık seni but görüyo şu aaann. Bi ısırık alabilir hemeeen…
Kadın: Off! Tamam, bekle. Hazırlanıyorum şimdi. Bu arada ısıtıcıyı açar mısın? Donarak uyumak istemiyorum bütün gece.
Adam: Sıcak bir öpücük her şeyi ısıtır sevgilim.
Kadın: Ha ha ha! Çok komik!
(…)
4 yorum:
bu hep kafamda olan bİr sorudur: 'yalnız kalmak mı beni korkutur' yahut 'elimdekileri de kaybebedeceğim korkusu mudur yalnızlık?' bu konu lle ilgili bir yazım var ve bir ara paylaşayım,düşünelim üzerinde.. bu vesile ile yeni yılınıda kutlayayım,sağlıklı,keyifli ve AşK dolu bir sene dilerim, sevgilerimle..
"Bazı sorular vardır, cevapları daha sorulmadan bellidir.Üstünkörü geçilir o yüzden, cevaplamaya gerek bile kalmaz. Bazı sorular vardır, cevapları değişkendir. Kişiye, zamana, duruma göre farklılaşır. Hatta bazen aynı kişiden farklı zamanlarda farklı cevaplar gelebilir. Bazı sorular vardır, o an için cevapsızdır. Sadece yaşarken veya yaşatırken o cevaplarla yüzyüze gelirsiniz. Cevap biraz siz de, biraz da yaşananlarda gizlidir aslında. Ama yine de soruya asıl cevabı belki de hiç bir zaman tam olarak veremezsiniz."
diye yazmışım vakti zamanında. bu dialogun içerdiği soru işaretli ve işaretsiz sorular da sanırım son kategoriye giriyor. yani cevabı olmayan sorular. ya da cevabı saklı olan bulunamayan sorular gibi :))
bu arada iyi seneler dilerim...
vakt-i zamanında ne güzel yazmışsın SEENMAYA (BEENMAYA, ne demeli ki?)...
ama bence adam cevabı biliyor gibi... biraz pişkin, biraz kendini beğenmiş, biraz da emin halleri insanda "uzak dursun aman" temennisi uyandırıyor ama yine de cevabı bildiği için karşısındakini elinde tutabiliyor diye düşünüyorum. bilmiyorum işin aslı, esbab-ı mücibesi nedir? yarattıktan sonra değişiyor bu karakterler... benim olmuyor artık...
ama önemli olan doğru soruyu sorabilmek bence. o zaman cevabı çekip çıkartabiliriz gibime geliyor. yanılıyor ve da yamuluyor olabilirim. :)
bir öncekinden kötü olmayan seneler o zaman!!!
"Aşk ve Zehir", güzel fakat bir o kadar da sahibine eziyet edecek bir soru sormuşsun. kişinin kendisine dürüst olamayacağı anlardan birisi belkide bu cevabı düşünmek... zor...
ama sorularından şunu çıkarttım, en azından bu kesin: "sen bir şeyleri kaybetmekten korkuyorsun"... buna verilecek bi isim lazım şimdi... :) (yalnızlık değil ama sanki, zira yalnızlık bir olasılıktan korkmak gibi gelir bana. bilinmeyen fakat olması ihtimali insanı sıkıntıya sürükleyen bi şey... ama sen de durum farklı. sen de ihtimaller yok (kaybetme ihtimalini saymazsak), elinde olanlar var. gerçeklere sahipsin... paranoya bol durur, melankoli biraz sıkar, dar olur... hmmm... bulamadım)
bu arada, yazını yayımla daha ayrıntılı düşüneceğime söz veriyorum...:)
ha bi de, iyi seneler... ve de teşekkürler. bol başarılı, bol paralı bir yıl için o halde. HO HO HO!
Yorum Gönder