Hiçbir zaman tam karanlık olmadı gecem. Büyüklerin de dediği gibi, dertler gece azar hep. Sorunlar karanlıkta çözümlerini kaybetmeye çalışır ve gizler sinsice. Daha karamsar tümceler dolar deftere, kağıda yahut yazılası ne varsa ona. Fakat bunlara rağmen benim gecemde hep bir umut filizlendi, hep bir “beklemek gerek” diye avuttu aklım. Kuruntunun yanında avuntuyu da tattım. Beklentinin ve mutluluğun olasılığında parladı bir ışık…
Hiç tam karanlık olmadı gecem. Sarımtırak yahut turuncuydu… Loştu.
Ve hep aydınlık değildi gündüzüm. Onun beyazlığına düşecek bir lekem vardı. Dünün kırıkları ve başarısızlıkları, yarının belirsizliği ve kaygısı, koyu ve sonu gelmez gölgesini üzerimden eksik etmedi hiç. Dediğim gibi, hiç tam aydınlık olmadı gündüzüm. Ama yine de insanlar tanıdım gündüzlerde, bende daha iyi biri olma isteği uyandıran. Yahut ucuz karakterli, kuru çıkarcı ve menfur mîzaçlılara rastladım, böylece gözlerimi kapatanın mâsumiyetim olduğunu anladım. Kısacası akşamüstü kıvamındaydı gündüzlerim. Prusya mavisi yahut menekşe… yine de Hoştu.
6 yorum:
olması gereken de bu belki...
aydınlıktaki karanlığı
karanlıktaki aydınlığı fark edebilmek...
fark edince de aydınlıkla karanlık arasındaki keskin çizginni yavaş yavaş silindiğini görürüz. akşam yahut sabah bizim için aynı anlamsızlığın lakapları olur... işte budur bengi...
Kanilski,
Geceler halen uzun ve karanlık,aç pencereni ve doldur karanlığı gecene..
Ve gündüzler, halen uzun ve aydınlık, aç pencerelerini ve doldur ışığı gününe..
Her ikiside seni bekliyor, içeriye almalarını...
Konuşamıyoruz bu ara, görüşmek üzere..
"geceyi gecede yaşa... gündüzü de gündüzde..."
denemek lazım "Aşk ve Zehir"
evet yoğunum bu aralar... ya da rastlaşmıyoruz. ama olacak bir gün, tekrar konuşacağız...
Renksiz bir hayat, mümkün mü?
Renksiz mutsuzluk?
Ferkul Bey,
renksiz bir hayatın mümkün olmaması, ne yazık ki renkli hayatı katlanabilir yapmaya yetmiyor...
renksizliği mutsuzluk olarak mı adddediyorsunuz? 2.soruyu anlayamadım...
Yorum Gönder