left kanilski | yazmak, kendine alışamamaktır!: lirik edebiyat #4


lirik edebiyat #4


TATLI DİLİN KUKLASI

Gizlice izledim önce, fark ettirmeden tasarladım her şeyi… sabırla bekledim… ve artık vakti gelmişti, susamıştın çünkü.

Zehri şarapla süsledim tadını bozmayacak bir şekilde ve huzuruna sundum içimdeki derin istekle. Yılan yerine koydum seni, sinsi ve kandırılması elzem olan. Yudum yudum yaşadın şarabı, ilk önce tatlı bir esinti hissettin bilincinde, hafiflemiştin. Gitgide esrimeye başlıyordun ve bu ilk önce korkutsa da seni, hoşuna gitmeye başladı en sonunda. Kadehten yansıyan aksin sen değildin artık, o başkasıydı. Tatlı sözcüklerim, varoluşuna hitaben ettiğim iltifatlarım ve hakkında düzdüğüm methiyelerimle bütün kalelerini fethetmeye başlamıştım, senin kişilik muhafızların için telafi edilemeyecek bir tehlikeydim artık. Nihayet kalkanlarını bırakıp mutlak bir rehavete kapıldın daha sonra, savunmasızdın ve hamleme muhtaçtın. Bundan böyle karanlık fantezilerimle, kirli düşlerimle yönetebilirdim seni ve öyle de oldu sonunda. Vicdanın oldum önce, ardından karakterin oldum… ve tanrın oldum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

..ve erkek tanrı olup böbürlenedursun, kız zaten ateistti.

kanilski dedi ki...

:))) adsız, çok güzel bir son nokta koymuşsun... sadece tebrik ediyorum. ama sonuçta kız ateist de olsa, teist de olsa kandırılmış bir şekilde varoluşunu sürdürüyor. (tabi yazıda bahsi geçen kızsa)