left kanilski | yazmak, kendine alışamamaktır!: çerez yazı #1


çerez yazı #1

PİŞMANIM, SAÇMALADIM AMA NE DE GÜZELDİ
Saçma sapan, uyuz muyuz, abuk sabuk bir geceden sonra nihayet gün ışığı görmek için, elime geçen ilk kot pantolonu altıma geçirdim. dolaptan gözüme ilişen üçüncü kazağı giydikten sonra kendimi dışarıda buldum ve gökyüzüne doğru gözlerimi kısarak bir bakış attım. ne yazık ki beklentilerim suratıma kaypakça sırıtarak, havanın yağmuruna katlanmam gerektiğini tavsiye edercesine yerini "neyse"lere bıraktı. yürüdüm bir 2o dakika, sonra starbucksa gittim. beyin fonksiyonlarımın normale dönüşmesi için. açılmam lazımdı ve bu görevi en iyi kahve yapardı. girdim içeriye ve "nereler boş acaba?" bakışımdan sonra boş koltuğu kaptırmamak için biraz daha hızlandım kasaya doğru. aldım kahvemi ve oturacağım koltuğa doğru bakarken onu gördüm. o evet, kahveyi kifayetsizleştiren, kızları kıskançlık krizlerine sokacak kadar çekici ve endamlı o güzelliği gördüm. etrafta bulunan diğer kızlar gibi değildi. bilirsiniz canım, hani şu fabrikasyon prototipler; yapma sarı saçları, solaryum bağımlısı tenleri, kısacık boyları ve marka çantaları olan kızlardan bahsediyorum. yüzlerine, ilkokuldaki resim saatlerinde boyalarla allah ne verdiyse giriştiğimiz resim kağıdı muamelesi yapan o kızlardan olmaması, onu gözümde büyütmeme ve letafet tanrıçası gibi görmeme neden oldu. kendine has duruşu, cinsi latif dedirtecek yürüyüşü ve klişe olmayan t-shirtü ve eteğiyle işte oradaydı... starbucksta, oturduğum koltuğun çarprazında. en önemlisi ise yalnızdı, elinde kahvesi ve önünde oturduğumdan beri okuyarak sırıttığı dergisi.
zaman öyle böyle geçmiyordu, en son zamdan nasibini almış doğalgaz sayacı gibi hızlıydı sanki. bir şeyler yapmazsam, o oradan gidecek ve kötü gecemin sonunda bulduğum bu gün ışığım ebediyen sönecekti. hayır olamazdı, bir şeyler yapmalıydım. bir kaç dakika süren "gitsem mi gitmesem mi, ne kaybederim ki, bi daha nerde görcek oğlum" durumundan sonra nihayet gitmeye ve ona gülümseyerek sıcak bir merhaba demeye karar verdim. derken yerimden kalktım ve onun olduğu koltuğa doğru yöneldim. tam o anda kaderin kalçası başka yöne doğru kıvırdı kendisini ve olmasını istemediğim, olmaz sanıp planlar kurduğum hadise gerçekleşti amansızca. onun yanında artık başkası vardı. birden hayallerimin içine eden o dallama yüzünden hayalimde canlandırdığım saadet zinciri en önemli halkasını kaybetmişti. hemen kendimi toparlayıp bozuntuya vermeden "u" dönüşü yapıp, peçete almaya gitmiş gibi yaptım ve de son kez dönüp arkaya baktım. ve şok...! evet, şok üstüne şok yaşıyordum o gün ve 2. şok, "sen daha dur erhanım bende ne numaralar var!" dercesine kendini göstermişti. dakikalardır konuşmayan kız, çocuğa "aşkııım, çok geç kaldıın ağaca bağladım yaa... valla elmalar patır patır dökülcekti yaneıaa" dedi. o anda kaynamaya bile fırsat bulamadan bütün soğuk sular başımdan aşağı döküldü.
2. şoktan sonra ne diyeceğimi, ne düşüneceğimi bilemiyordum, şaşmıştım. ayrıca bu kadar su nereden dökülmüştü? ona da bir anlam verememiştim. bütün bildiğim doğrular meğer yanlış mıydı? bu kız, bu hakkında bunca güzel tahminlerde bulunduğum kız, halihazırda o nefret ettiğim gruba mı dahildi. aman allahım olamazdı. tahminlerim bu sabah beklentilerimin yaptığı yamuğu bana yapamazdı. ama ne yazık ki, olamazdı dediklerim oldu ve o ay parçasının da diğerlerinden pek bir farkı olmadığını anlamamla kahvemi bile almada kendimi dışarıya zor attım. nefes almakta güçlük çekiyordum. yoldan geçenler meraklı ve merhametli gözlerle bana bakıp daha sonra hiç bir şey yokmuş gibi kayıtsızca hayatlarına devam ettiler. kendimi çok yalnız hissettim ve eve gidip yatağıma uzandım. o kız hakkında kurduğum hayaller ve tahminler için tam 3 gün ağladım ve 2 gün hiçbir şey yemedim. 10 saat de uyudum.

8 yorum:

spESİfik dedi ki...

bu tür kızlar kendilerini çok iyi kamufule edebilme yeneneğini kazandılar ve zamanla içimize kadar girdiler.dışardan bakıldığında fark asla belli olmaz taa ki o güzelim sözcükler dudaklardan dökülene kadar:D

kanilski dedi ki...

kamufule etmeleri bile zeka parıltısı aslında ama dedim ya beklentiler çok yüksek... :) ayrıca dediğin gibi çoğaldılar. artık her yerde olmaya başladılar. bazen uğradığım dükkanlarda, mağazalarda takip edildiğim hissine kapılıyorum. vücudumu bir korku kaplıyor. arkama bile bakmadan kaçıyorum. evet onlar her yerdeler ve genç erkekler rahatsız...

spESİfik dedi ki...

yüreklere korku salan bu topluluk da kim? aman tanrım onlar kah tiki kah emo olarak tabir edilen ve birbirini zuhur eden tipleriyle gelen yeni nesil.halbuki biz şiirlerde onları 'ey! yükselen yeni nesil!' olarak duymuştuk.ya yazan yanlış yazmış yada yeni nesil ters tarafa yükseliyo:D

kanilski dedi ki...

onların da, bizim yanlış yere doğru yükseliyor olduğumuzu söyleyebilme olasılığı da mevcut. hatta şu anda biz, onlara göre alçaklarda bile olabiliriz. hatta biz kimiz? neyiz? :) galiba saçmalıyorum. ilacımı ihmâl etmemeliydim. istirahata geçmem lazım geç olmuş.

spESİfik dedi ki...

iştee..sonunda herşeyin bağlandığı yer.fizik!!:P görelelikten bahsediyorum.şaka bi yana toplumun belli bi standartı var ve bu kişiler en azından standartın dışında olduklarını biliyolar.tipleri neyse beni ilgilendirmez ama yine de olaylara çok ilgisizler.ters tarafa yükselmek derken bunu kasdetmiştim:D

kanilski dedi ki...

sana o kadar güçlü katılıyorum ki... homojen çözelti bile ancak bu kadar uyumlu olabilir:) şaka bi yana, bu tipler de diğer yana, neler kastettiğini anlamıştım zaten.

spESİfik dedi ki...

teşekkürler o zaman:D

n2 dedi ki...

ah şu yüceltmelerimiz. kendi kendimize bir kahraman yaratıp ona tapıyoruz, sonra da hayalimizdeki gibi olmadığını anlayınca hayal kırıklığı. ondan sonra gel de inan aşka, mucizeye. kendi yapay dünyanın yaratıcısıyken şaşırmayı bekle. hayatın spoiler etkisini bir kez gördüğünde artık zor be zevk almak bişeylerden.